30 Ekim 2008 Perşembe

BAYRAM GUNCESİ


Biz bu bayram tatilini Datça'da geçerdik.
Şu ana kadar geçirdiğim en güzel tatillerden biriydi.
Çok sakindi.
Çok huzurluydu.
Çok yeşildi.
Çok maviydi.
Çok sıcaktı.
Yağmurluydu.
Güneşliydi.
Güzeldi velhasıl.

Bir akşam üstü küçücük bir koy olan Hayıt Bükü'ne gittik.
Minicik bir sahil.
Sahile dizili, küçük restorant ve kafeler.
Akşam yemeği için bir programımız vardı. Fakat orada balık yemeyi çok isterdim.
15-20 kişilik bir kaç masa vardı. Birinde şarkılar söyleniyor, balıklar yeniyor, içkiler yudumlanıyordu. Güneş henüz batmıştı.


Hayıt bükünde dostlarla bir gece geçirmek, yemek, içmek ve şarkılar söylemek
Yapılması gerekenlere not aldım.

OĞLUM İÇİN

Bu gün anladım o benim güneşim.
Bir ara gülümsedi, parladı her yan. Ardımda nazlı nazlı salınan, enfes kokulu çam ağaçları, önümde göz alabildiğine uzanan, altın kumsala paralel, masmavi, pırıl pırıl, şıkır şıkır oynaşan bir deniz belirdi hayalimde.
Bir ara hüzünlendi...Sandım ki güneş battı, karanlık oldu her yanım. Soğudu, üşüdü dünyam. Bir daha görmeyeceğim sandım güneşin altın rengi kollarını...Ulaşmayacak sandım sıcaklığı.
Ama ...gülümsedi sonra tekrar bana, hiç güneş batmamacasına.
............gülümsedi sonra tekrar bana güneş, hiç batmamacasına.